efendim
  Ana Sayfa
 

      
             
         
                  Peygamberimizin atı ukabin'in dilinden;

 

 

RUKAYYE

 

Büyükleri atlatmak kolay, onları sineye çekmek kolay; ama şu çocuklar… Olmuyor…
Öyle bakıyorlar ki birden…
O masum bakışları, o kahredici gözyaşları, o dayanılmaz boyun büküşleri, “Biz kimsesiz.
Ne yapacağız şimdi şu çölün ortasında?” diye bağrımı delen o ıslak kirpikleri…
Hele o ufacık boylarına rağmen döktükleri dilleri…
Şu Rukayye mesela …
Üç dört yaşlarında ya var, ya yok…
Ama öldürse, onun kahrı öldürecek beni…
Nasıl da ağlıyor, nasıl da bükmüş o ince boynunu öyle…
Ayağıma sarılmış, bir ayaklarımdan süzülen kanlara, bir kanlı yeleme bakıp ağlıyor, ağlıyor…
Hele o diller…
Nasıl da dil döküyor öyle…
Dayanmak mümkün değil.
Allah’ım! Tez elden canımı alaydın da duymaz olaydım şu masum yavrucağın sözlerini, onun dilinden her kelime koca bir mızrak gibi parçalıyor böğrümü :
“Ağabey! Nerdesin? Aliekber’ imiz hani? Ukab, ağabeyme no’ldu, sen söyle! Neden onu getirmedin ya? Nerede düşürdün ağabeyimi Ukab?”
“Hani arkadaştık seninle? Peki sevgili abim hani? Nerelerde kaldı, başına neler geldi?”
“Bu kanlar kimin Ukab? Niçin her yern oklanmış senin? Ağabeyim nerede? Evimiz çiçeği, odamızın çırağı…”
Şu küçücük çocuk nerede öğrendi bunları Allah’ım?
Şu bir gün zarfında o kadar ağıtlar yakıldı ki, ağıt yakıp göz yaşı döken yaslı kadınların yanında, Rukayye o yaş birden büyümüştü sanki…
“Ukab! Ağabeyimi kara kartalı! No’ldu sana böyle? Senin halin buysa, ağabeyimin başına neler geldi kim bilir? Eyvah ki, eyvah!”
“Ağabeyi N’olur gel…Gel de havaya at beni, sakalınla boğazımı gıdıkla, omuzlarına al beni, kollarımda tutup çevir beni, tek elinle havaya atıp yakala beni.”
“Ağabey, neredesin? Gel n’olur!... Babam sensiz ne yapacak şimdi? Onca düşmanla baş edecek şimdi? Ukab! Ağabeyim nerede?”
Ah…!
Şunun dilleri öldürecek beni!
Biri gelip şu Rakayye’yi götürmezse, dertten düşüp öleceğim şuracıkta.
Onun tatlı dilleri, diğer kadınların da yarasını deşiyor, şimdi daha şiddetli ağlıyorlar.
Sakine Rukayye’ye sarılıyor, birlikte ağlaşıyorlar…
Halaları Zeyneb gelip her ikisine de sarılıyor…
Gözyaşı… Matem… Yas… Keder… Acı, elem, azap… Ayaklarımın yığıp veriyor üçü de…

EY!

ZALİMLER NASIL KIYDINIZ??????
ALLAH’IM LANETİNİ ONLARIN ÜZERİNDEN BİR SANİYE BİLE EKSİK ETME.
AMİNNNNNNNNNNNN……….
 

 

 

 

 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 

GOOGLE SITE

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol